31 Ocak 2015 Cumartesi

Eşraf Osmanlı ve Türk Mutfağı Restaurant-Florya




Bugün Eşraf Restaurant'a,Kuzine fırınların üzerinde odun ateşiyle desteklenerek (Maşinga) pişirdiği, Dünya'nın sayılı mutfakları arasında yer alan Osmanlı-Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerini tatmaya geldik..














 Herşey çok lezzetli ve çalışanlar oldukça ilgiliydi.. Sadece yoğurt tatlısı hoşuma gitmedi, yumurta kokusu geldi.. onunda dışında herşey dört dörtlüktü..




 Kuzu Haşlama













Hoşaf





Yaprak Sarma



İkram edilen Türk Kahvesi 


Yoğurt Tatlısı 



















Yemeğin Lezzet-i Müessesesi...

Gümüşhane'nin Kelkit ilçesi Pekün köyünde dünyaya gelen Mustafa Özer, 1930’lu yılların başında, daha çocuk yaşlardayken İstanbul'a gider. Bazı lokantalarda çalışıp ustalaştıktan sonra 1942 yılında Osmanlı-Türk mutfağının tartışılmaz lezzeti EŞRAF LOKANTASI'nda aşçıbaşı olur. Kuzine fırınların üzerinde odun ateşiyle desteklenerek (Maşinga) pişirdiği Osmanlı-Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerini İstanbul'lulara sunar.

O dönemin ünlü isimleri de EŞRAF LOKANTASI'nda aşçıbaşı Mustafa Özer'in lezzet müdavimleri olmuştur.Askerlik görevini yerine getirdikten sonra tekrar İstanbul’a gelen ve Eşraf Lokantası’nın kapandığı öğrenen Mustafa Bey bu seferde Gülcemal Lokantasında çalışmaya başlar. 1968 yılında akrabalarının yoğun olduğu Trabzon iline gider. Burada Yeraltı Lokantası'nı daha sonrada Piknik Lokantası'nı hayata geçirir.

Karadeniz mutfağının geçerli olduğu Trabzon'da, Osmanlı-Türk mutfağını sevdirir. Bu lokantada Trabzon Valisi, Mehmet Ali Yılmaz, Sadri Şener, Ali Osman Ulusoy gibi bir çok tanınmış isim lezzet müdavimlerinin arasına katılır.

1993 yılında Hak'kın rahmetine kavuşur. Oğlu Ahmet Özer babasının yanında Osmanlı-Türk mutfağının tüm inceliklerini öğrenmiş ve ustalaşmıştır. Baba mesleğini, lezzetinden hiç bir şey kaybettirmeden devam ettirir.

Aşçıbaşı Ahmet Özer "Babamın yanında 15 sene çalıştım, yemek çeşitleri bitmedi" der.

Trabzon'da ki ünlü lezzet aşçısının müdavimlerinden olan Metin Uçar bu mükemmel lezzetleri herkese tattırmak ve Osmanlı-Türk mutfağının gerçek lezzetlerinin kaybolmasını önlemek için aşçıbaşı Ahmet Özer'i İstanbul'a davet eder. Ahmet Özer teklifi kabul eder ve Eşraf’ta yemeklerini ve mutfağını hazır eder.

Ayrıca birinci şefimiz Ahmet Bey’in yanında, ikinci şefimiz ise Türkiyenin ilk mutfak müzesini barındıran Gaziantep’in, Şahinbey ilçesinden BİLİZ ailesinin yemek sektöründeki 100 yıllık geçmişi “Ekmekçi Ahmet” lakaplı Ahmet Biliz ile başlar. 1956 yılından itibaren İstanbul’un belli başlı yerlerinde esnaf lokantaları açarak lezzetlerini sunar. 2. şefimiz Torun Yılmaz Biliz ise aile işletmelerinin her kademesinde çalışan, dede ve baba mesleğini çağın gelişimine uygun olarak eğitimlerle tamamlayıp, Türk ve Dünya mutfakları konusundaki bilgisi ile pekiştirmiş ve cafe - restaurant “Master Chef” olarak sektörde hizmete devam etmiştir. Yılmaz Biliz; bilgi, birikim ve becerileriyle Eşraf Lokantası’nda Osmanlı ve Türk Mutfağı lezzetleriyle konuklarımızı ağırlamaktan şeref duyacaktır.

Şimdi kimliği yenilenmiş ama lezzeti aynı EŞRAF LOKANTASI'nda, kuzine fırınlarda odun ateşiyle destekli, Osmanlı-Türk mutfağının doyumsuz lezzetlerini diğer aşçılarada aktarıyor. Bu Lezzet-i Müessese nesilden nesile aktarılarak gelen lezzetleri sizlerin beğenisine sunuyor.

Peki neden Osmanlı ve Türk mutfağı?

Osmanlı ve Türk mutfağının zenginliği, 3 kıtaya yayılan bir devletin bu topraklardaki ve denizlerdeki her türlü besin maddesinden faydalanmasından ve değişik insan topluluklarının beslediği bir kültür mozaiğinden ibaret olmasından ileri gelir.

Osmanlı ve Türk mutfağında beslenmeyle, sağlık arasında yakın bir ilişki vardır. Bu anlayış, Osmanlı'ların da kullandığı geleneksel İslam tıbbından kaynaklanmaktadır. İnsan vücudun da denge lazımdır. Bu dengenin bozulması hastalığa yol açar. Bu dengeyi sağlayanların başında da yiyecek ve içecek gelir. Bu yüzden yıl boyunca beslenme rejimine ihtiyaç vardır. Bu denge her mevsimde değişiklik göstermektedir.

İlkbaharda ve sonbaharda kan yapacak, yazın safrayı, kışın solunum yollarını ve yine sonbaharda sevdayı azaltacak besinler tercih edilmelidir.

İşte Osmanlı ve Türk mutfağının özelliğide bu dengeleri koruyacak yiyecek ve içeceklerle hem lezzetli hem de sağlıklı yemekler sunmasıdır.

Toplumları teşkil eden çeşitli sosyal tabakalar vardır. Bunların başında ise "kentli" ve "taşralı" ikilisi yer alır. Türkiye topraklarında yaşanan coğrafi ve etnik çeşitlilik yemek kültüründe de damak tadında da zenginleştirmeyi beraberinde getirmiştir.

İnancı, kavmi özelliklerin yemek kültürüne katkısının yanısıra, Türk mutfağındaki sunuş biçimleri, kullanılan etnografik malzemeler, ritüeller Türk mutfağını şekillendiren, çeşitlendiren öğelerdir.

Osmanlı ve Türk mutfağı, dünyanın bu bakımdan sayılı mutfakları arasında yer alır.

Bu muhteşem ve sağlıklı yemek mozaiğini sizlere sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder